Mezarlıklarda çeşmeler
Hepimiz, mezarlığa gittiğimiz ziyaretlerde, mezarların etrafındaki küçük çeşmeleri görmüşüzdür. Türk kültüründe bu çeşmelerin kuşlara ve diğer hayvanlara su sağladığına ve bu da dünyada yokken bile ölülere rahatlık vermeye devam ettiğine inanıyoruz. Bu, bizim Şaman kültüründen benimsediğimiz bir gelenektir.
Şaman mezarlarında çeşmeleri görmek de son derece yaygındır. Şamanlar için bu çeşmelerin iki kullanımı vardır. İlk neden; ölülerin bu çeşmeleri ölümden dirildikleri zaman su içmek için kullanabilmeleridir. İkinci sebep de şamanların ritüellerinde ruhları kullanmaları ve bu yardımcı ruhların kuş olduğu düşünülmesidir.
Kuşlar, kişi öldükten sonra ruhu gökyüzüne kaldırmaya yardımcı olur. Böylece, kuşlar için çeşmelere sahip olmak daha çok kuş getirir ve ruhun yolculuğunu hızlandırır. Bu, Türk ve Şaman kültürü arasında çok açık bir ilişkidir.
Büyük bir şey satın aldıktan sonra kurban kesmek
Hayvanları veya malları kurban etmek çok eski bir gelenektir ve birçok kültürde görülebilir. Şamanlardan önce de mevcuttu. Hatta, M.Ö. 1500 civarında varlığını sürdüren Maya kültürü gibi diğer eski kültürlerde de görülebilir.
Dolayısıyla, kurbanların Şaman kültüründen kaynaklandığını iddia etmek zordur. Ancak, Türk kültüründe önemli bir şey olduğunda veya önemli bir şey satın alındığında kurban kesmek yaygındır. Bu gelenek yavaş yavaş yok olsa da, yine de araba veya yeni bir dükkan için kurban kesildiğini görebilirsiniz.
Bu, kesinlikle Şamanlardan Türk geleneğine geçmiştir. Bu, yaratıcıya teşekkür etmek için yapılmaktadır. Geleneklerin çoğunda, kurbanlar bir şeyler elde etmek için kesilir. Ancak, Şaman kültüründe bir yatırımdan sonra veya yaratıcıya şükrettiğini göstermek için beklenen bir şey olduktan sonra yapılır. Aynı şey, Türk kültürü için de geçerlidir.
Ölen kişiyi doğrudan mezara götürmemek
Bu gelenek de günümüzde azalmış olsa da, Türkiye’nin küçük şehirlerinde veya köylerinde görmek mümkündür.
Bir insan bu dünyadan göçüp gittiğinde ve ölen kişi bir tabuta konulduğunda, ölen kişi doğrudan mezarlığa götürülmez. Cenazenin koyulduğu tabut, bir rotada köyün etrafında dolaştırılır. Bu kulağa çok tuhaf gelse de, Şamanların bunu yapmak için bazı sebepleri olmuştur. Ölen kişinin mezarından eve dönüş yolunu bulmasını istemezler. Ruhun evine dönüş yolunu bulamadığından ve yaşadığı dünyayla daha az bağlantısı olduğundan bu dünyayı terk etmesinin daha kolay olduğuna inanılmaktadır.
“Çok yaşa” demek
Ülkemizde, biri hapşırdığında “Çok yaşa” veya “iyi yaşa” demek alışkanlıktır. Hapşırmaya karşı bu tepkiler Şaman inanışlarından kaynaklanmaktadır. Şamanlar, ruhun nefesin içinde yaşadığına inanırlar. Kişi hapşırdığında hızlı bir şekilde nefesi dışarı verilir ve şamanlar çok yaşa demenin ruhun nefesle birlikte vücuttan ayrılmasını engellediğine inanır.
Kapı eşiğinde oturmak
Şamanlar, kapı eşiğinde oturmanın uğursuzluk getirdiğine inanırlar. Bu bizim için batıl bir inançtır ve birçok kişi kapı eşiğinde oturmanın neden uğursuzluk getirdiğini bilmez. Bu da bize Şamanizm’den geçmiştir.
Kuzey Asya’daki insanlar atlarını çok ciddiye alırlardı ve atlar bir erkeğin en iyi arkadaşı olduğu kadar kutsal kabul edildi. Şamanik inanışa göre bir at öldüğünde, ölü atın ruhunun binicisini kapı eşiğinde beklediğine inanılır. Böylece kapı eşiğinde oturmak, atın ruhunu incitir ve bu da kötü şansa neden olmaktadır.
Türkiye’de benimsenmiş Şamanizm geleneklerinden diğerleri ise şöyledir:
- Nazar boncuğu kullanımı
- Geline kırmızı kurdele bağlamak
- Bir eve önce sağ ayakla girmek
- Ağaçlara çarşaf bağlama
- Biri giderken arkasından su dökmek
- Tahtaya vurmak
- Yastığın altına makas koymak
- Her türlü falcılık faaliyeti